Habertürk’te katıldığım bir programda “S400 ile F35 arasında sıkışmak zorunda değiliz, Türkiye silahlanmadan bölgenin lideri olabilir ve Türkiye bölgede barışın çok ciddi merkezi ve taşıyıcısı olabilir,” dediğim için “güçten” yalnızca savaşı ve silahı anlayan çevrelerin ciddi “saldırısına” uğradım…
“Silahlanma yerine barış” istemenin “suç” olarak gösterildiği bir ülkeye dönmek övünülecek değil, utanılacak bir durum! Küfretmek ya da hakaret etmek için yazan ve önemli bir bölümü trol olanlara cevap vermeyeceğim, onların niyeti belli!
Ancak bu konuda “Türkiye silahlanmadan bölgenin lideri olabilir” yaklaşımı “eleştirenlerle” birkaç başlığı paylaşmak ve önerimi tekrarlamak istiyorum:
1) Silah endüstrisi enerji sektörüyle iç içe geçmiş durumda. Savunma sanayi de, silahlanma da bizim gibi ülkelerin kontrolünde değil. Bu alanda Türkiye de, en çok ölümlerin yaşandığı Arap ülkeleri de yalnızca alıcı!
2) Dünyadaki toplam ciro’nun 1,8 trilyon Dolar olduğu silah endüstrisinde ilk beş şöyle: ABD (yüzde 34), Rusya (yüzde 22), Fransa (yüzde 6,7), Almanya (yüzde 5,7), Çin (yüzde 5,7)
3) Saldırı ortamını yaratanlar “savunmayı” da yaratıyorlar. Bunun sıralaması da şöyle:
ABD, Çin, Hindistan, İngiltere. Suudi Arabistan beşinci, Rusya altıncı. Türkiye 19 milyar dolar harcama ile onbeşinci.
4) NATO, Türkiye dahil kendisine üye ülkelere, bütçelerinin en az yüzde 2’sini harcamayı şart koşuyor!
5) Milli gelirden savunmaya en fazla kaynak ayıran ülkelerin tümü Asya ve Ortadoğu’da yer alıyor.