Bakış açısını değiştirmek, Cumhuriyet’i sürekli geliştirilecek bir değer olarak görmek, laiklik, demokrasi ve özgürlükler olmadan Cumhuriyetin yalnızca “etkileyici bir kavram” olarak kalacağını ama aynı zamanda anlamsızlaşacağını görmek anlamına gelir!
Bunu görmek, Cumhuriyet’i demokrasinin geliştireceğini de görmektir!
Bakış açısını değiştirmek, çoğunluğu ele geçirenlerin “mutlaka haklı oldukları” anlamına gelmediğini söylemektir!
Nitekim, 29 Ekim 1923’de ilan edilen Cumhuriyet de, dünyada bir çok önemli siyasi ve kültürel değişim de “ortak aklın” değil “aykırı aklın” ürünüdür!
Mustafa Kemal Atatürk, İstanbul’un anahtarını İngilizlere teslim eden hilafetçilere ve mandacılara göre “aykırı aklı” temsil ediyordu! Mustafa Kemal Atatürk “aykırı akıl yerine ortak aklı” temsil etseydi, ne Kurtuluş Savaşı, ne de Cumhuriyet olurdu!
“Aykırı akıl” aynı zamanda cüretkar ve kararlı akıldır!
Devrimcidir, değiştirir ve dönüştürür…