Somali ve Irak’ta bu çarpıcı gelişmeler olurken, Arap Birliği de “Libya topraklarının birlik ve bütünlüğünün korunması, yabancı müdahalenin reddedilmesi, Aralık 2015’te imzalanan Suheyrat Anlaşması çerçevesinde krize siyasi çözüm bulunması ve komşu ülkelerin Libya’daki çözüme ortak olması, askeri çatışmaların durdurulması ve terörist unsurlarla mücadele edilmesi” kararını aldı…
Bu gerçekleri ısrarla görmek istemeyenler, Suriye tavrından dolayı uzunca bir süredir “beğenmediğimiz” Arap Birliği’nin bu yaklaşımına rağmen, Suriye’de Esad’ın meşruluğunu görmezden gelenler, her cümleye “Libya’nın meşru hükümeti” diye başlayarak Libya’daki iç savaşa asker göndermeye hazırlanıyorlar…
Gelişmiş birçok ülkenin, bilimi teknolojiyi öne çıkardığı, iklimi konuştuğu refah seviyesini yükseltmek için kamuculuğu yeniden keşfetmeye başladığı bir ortamda “bizim iktidar”, siyasal İslam’ın biten hayalini gizlemeye çalışarak, halen din, iman, ümmet ve milliyetçilik söylemi üzerinden, gelişimi ve otoriteyi, silah, savaş ve kutsallar üzerinden anlatmaya çalışıyor…
En son Libya’ya asker gönderme hamlesi gösteriyor ki, sorunları yaratanlar, sorunları çözemezler…
Muhalefetin, daha doğru bir ifadeyle iktidar alternatifi güçlerin savaşın kader olmadığını, yeni başlangıcın silahlanmadan değil barıştan, betondan değil teknolojiden ve üretimden geçtiğini yüksek sesle anlatması gerekiyor…
1 Ocak 2020, İstanbul
Necdet Saraç