Devlet hukuk devleti olmaktan çıkınca her zaman olduğu gibi devreye devleti kendi malı gibi gören, adı bazen “Siyaset-Ticaret-Tarikat” bazen de “Siyaset-Polis-Mafya” üçgeni giriyor. Devletin bütün olanaklarını kendi adlarına kullanan bu kirli yapılar, kareyi kendilerine uygun bir medya yaratarak dörtlüyorlar!
Bu yapılar yargıyı da ekonomiyi de teslim alıyorlar ve sorgulanamaz bir düzen yaratıyorlar. Yarattıkları siyasal iklim her tarafa sirayet ediyor. Herkesi kendi amaçları için ip gibi sıraya diziyorlar. Bu bazen bir cemaat lideri, bazen bir mafya lideri, bazen bir sanatçı oluyor. Yaptıkların destekleyen “bazı gazeteciler” ise hep en önde oluyor… “İp gibi sıraya dizilmeyenler”, buna itiraz edenler de her daim ya “zillet ittifakı”, ya terörist ya da hain oluyor!
Bugün eğer Türkiye’nin hukuk gibi, inanç özgürlüğü gibi, laiklik gibi, Kürt meselesi gibi bazı temel sorunları çözülememişse, sokağın hukuku anayasal hukukun önüne geçmişse sorunun kaynağını bu tür yapılarda aramak gerekiyor…
Bu tür yapılar temel sorunları paravan olarak kullandıkları için, sorunları çözmek bir yana sorunlarla iç içe yaşamayı bize öğretiyorlar. Televizyonda, gazetede, troller üzerinden sosyal medyada ve tabi ki meclis kürsüsünde…
Sedat Peker’le başlayan süreç büyük çöküşü tetikler, mızrağı çuvala sığdırmak artık çok zor, çünkü çuval çürümüş!
20 Mayıs 2021
Necdet Saraç