İktidara gelenler, iktidarda kalma süreleri uzadıkça mevcut düzeni koruma çabasına girerler ve değişime direnirler. Yarattıkları “düzenin” sürmesini istedikleri için de kaçınılmaz bir şekilde “statükocu” olurlar…
Örneğin “Türkiye’nin en statükocu partisi hangisidir” diye sorsak birçok farklı siyasi çevreden muhtemelen “CHP” sesleri yükselecektir! Oysa “CHP’nin statükoculuğunun” üzerinden çok zaman geçmiş, tam tamına 71 yıl geride kalmıştır…
Bugün eğer Türkiye’de “süregelen düzeni korumak isteyen ve değişime direnen” yani statükonun devamını isteyen bir güç arıyorsak bunun açık adresi bellidir; Bu adres AKP’dir! AKP bugün Türkiye’nin en statükocu partisidir!
20 yıllık AKP iktidarı tel tel dökülüyor olsa da, yolsuzluğun ve hukuksuzluğun sistematik bir hale geldiğini, siyasetin, ticaretin, yargının, medyanın ve tabi organize suç örgütlerinin iç içe geçtiğini, kirlenmenin devasa boyutlara ulaştığını, mafyanın devletleştiğini, devletin mafyalaştığını görüyor olsak da AKP bu gelişmelerin hiç birini “üstüne almadığı” gibi, önce zamana yayarak önemsizleştirmeyi, sonra da unutturmayı hedeflemektedir.
Çünkü AKP kazandığı statükonun değişmemesini ve var olan durumun devam etmesini istemektedir. Statükoculuk tam da budur!
Zaman zaman önce çıkan “beka” vurgusunun nedeni de statükoyu korumada yatmaktadır. Nitekim bekadan anlaşılan aslında ülkenin bekası değil, kendi bekalarıdır!