Türkiye ilerlemiyor, kendisini tekrarlıyor ve geriliyor…
1947’de ABD Başkanı Truman “komünizmle mücadeleyi” dış politikanın merkezine oturtur, “Marshall Planı” devreye girer, Türkiye de bu çemberin içinde yer alır… 1950’de “Komünizm tehlikesi” öne çıktığı gerekçesiyle ABD Kore’ye müdahale eder. 25 Temmuz 1950’de Demokrat Parti hükümeti meclise bile danışmadan Kore’ye asker gönderme kararı alır. Başbakan Menderes bu kararı “hükümetimizin almış olduğu karar bir harp kararı değildir, sulhu koruma teşebbüsü ve kararıdır” diye sunar. Dönemin gazeteleri ve radyoları da kararı “medeni dünyada büyük akisler uyandıracak ve Türkiye’nin bu hareketi her yerde takdirle karşılanacaktır” diye verir… Yetmez, bazı gazetelerin başyazarları, “Kore dağlarından aksedecek ‘Allah Allah’ nidalarının biz şimdiden bütün sınırlarımızı koruduğunu hisseder gibi oluyoruz” diye yazarlar. Basının neredeyse tamamı Kore’ye asker göndermeyi “milli çıkarlara uygun bir devlet politikası” olarak ilan eder…
İktidar merkezli politika böyle olunca, dönemin Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki de boş durmaz! Kore’ye Türk askerini gönderme kararını önce “Komünistliği ve ne şekilde olursa olsun bütün tatbikatını İslamiyet katiyetle reddeder” diye “mahkum ettikten” sonra “Kore Savaşı’na katılmanın cihad olduğunu, bu savaşta ölenlerin de şehit olacağını”, bu savaşın “imanlı ile imansızın, kitaplı ile kitapsızın, hayırla şerrin çarpıştığı” bir savaş olarak ilan eder…
Kore’ye asker göndermeyi meşrulaştıran DP hükümeti ABD’yi “hürriyet savaşçısı” olarak kahramanlaştırırken, henüz “terörist” kavramı keşfedilmediği için bu karara karşı çıkanları da komünist olarak ilan eder ama bununla yetinemez, karara karşı çıkanları “bir avuç cins mikrop” ve “kızıl ajan” olarak ilan ederler…
Yalanda değildir, Türk askerinin Kore’ye gönderilmesine gerçekten “bir avuç insan” karşı çıkar…
1948’de üniversiteden atılan Doç. Dr. Behice Boran’ın başkanlığında, Sinan Cemgil’in babası Adnan Cemgil’in Genel Sekreterliği’nde kurulan Türk Barışseverler Cemiyeti 28 Temmuz 1950’de Galata, Eminönü, Beşiktaş, Beyoğlu, Eyüp gibi bir çok yerde “Aziz Türk Halkına” diye başlayan bildiriler dağıtır…