Nitekim yapılan araştırmalar bunu doğruluyor. Aksoy Araştırma’ya göre Türkiye nüfusunun yüzde 85,2’si bu gelişmelerden endişeli, Metropol de benzer sonuçlarla bunu doğruluyor. Üstelik göç hareketlerinden endişeli olanların partilere dağılımında CHP’liler en önde. AKP seçmeninin yüzde 78,5’i, MHP seçmeninin yüzde 79,4’ü
CHP ve İYİ Parti seçmenin ise yüzde 90’ı endişeli!
“Suriyelileri ve Afganlıları istemiyoruz” tepkisine rağmen, deyim yerindeyse bu gerçekliğin üzerine “benzinle giden” başka bir gerçeklik daha var. O gerçeklik de şu; İster siyasi, ister ekonomik nedenlerle ülkelerinden göç etmiş olan insanların yaklaşık yüzde 80’i daha sonra kendi ülkelerine dönmüyor. Bu gerçek yalnızca Avrupa’daki göç hareketlerine özgü de değil. ABD’de de böyle, Latin Amerika’da da böyle, bizim coğrafyada da böyle…
Yani söylemek istediğim şu: Bu büyük göç dalgası duygusal reflekslerle ya da “göndereceğiz” söylemleriyle çözülemez. Tartışmayı göç eden kişiler üzerinden değil, göçe neden olan siyaset üzerinden yürütmeli! Çünkü dünyanın hiçbir yerinde tam anlamıyla çözülememiş ve Avrupa başta olmak üzere yabancı düşmanı, faşist ve ırkçı hareketleri büyütmüş bu büyük sorun karşısında aklı ve bilimsel gerçekleri öne çıkaran daha sağduyulu bir yaklaşıma ihtiyaç vardır.
Bunlardan birincisi, en hızlı bir biçimde Türkiye’de bir Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurmak, ikincisi, adına ne dersek diyelim, göçmenleri, sığınmacıları, mültecileri bir “pazarlık aracı” olmaktan çıkarmak, üçüncüsü ise bölgede yaşanan sorunları, BM başta olmak üzere uluslararası alana taşıyarak, bölge ülkeleriyle birlikte barış ve istikrar için uluslar arası çözüm üretmektir.
25 Ağustos 2021, İstanbul
Necdet Saraç