HUKUKUN OLMADIĞI YERDE SUİKAST KAYGISI OLUR!

Maalesef örnek çok…

Kılıçdaroğlu’nun hem de devletin bakanlarının, mülki amirlerinin ve tabi kameraların gözü önünde daha 2019’da hem de Ankara’nın burnunun dibinde, Çubuk’ta Madımakvari bir linç girişimine uğramadı mı? Her şey ayan beyan ortadayken, linç girişiminden dolayı  Kılıçdaroğlu bir eve 2 buçuk saat sığınmak zorunda kalmışken, „yakın bu evi” sloganları kameralara yansımışken, tutuklama bir yana, saldıranlar kahraman yapılmışken iddianamede bu saldırı bir “protesto”, linç girişimi de “izdihdam” diye yansımadı mı?

Gazetecilere yapılan saldırılarda, üstelik birçoğunda saldırganlar yakalanmışken hangi sonuç alındı, hangisinde siyasi bir sorumlu yargı önüne çıkartıldı? Saldırıları onayların ifadesi alındı mı? Sahi saldırı sonucu ölümden dönen Selçuk Özdağ davası ne oldu?
Alaadin Çakıcı’nın Kılıçdaroğlu’na tehdit mektupları ile ilgili ne yapıldı?
Sedat Peker’in uyuşturucu trafiği ve “çökme” iddiaları ile ilgili neden soruşturma açılmadı?
Sedat Peker’in iddia ettiği “infaz listesinin” üzerine niye gidilmedi?
Peki ya; Meral Akşener’in Rize gezisi sonrasında, saldırı girişimi sonrası “Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım, bunlar iyi günler” diyen Erdoğan’ın bu sözleri açık bir tehdit olsa da, üzerine neden gidilemedi?
Kavramların içini boşaltarak, kendileri dışında herkesin terörist ilan edildiği bir ortamda Erdoğan’ın
„ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını da hatırlatmak istiyoruz“ demek açık tehdit anlamına gelmez mi?
Faili meçhullerden vazgeçtik, “Erdoğan’ın döneminde, Türkiye’de siyasi cinayetlere ve faili meçhullere son verildi” diyen AKP Sözcüsü Ömer Çelik “faili belli” bu gelişmelere ne der acaba?

13 Ekim 2021, Ankara

Necdet Saraç

Schreiben Sie einen Kommentar