MUHALEFET EL YÜKSELTİKÇE GÜVEN AŞILIYOR!

Muhalefet el yükselttikçe, bütün ezberi bozulan Erdoğan başta olmak üzere, iktidarın kadrolarında panik artıyor. Artan panik ise yalnızca “siyasi saldırganlığı” değil çözülmeyi tetikliyor ve TÜGVA örneğinde olduğu gibi kontrolü yok ediyor. Krizin getirdiği sorunları çözemeyen Erdoğan, muhalefetin öne çıkardığı ve gündemleştirdiği önemli konulara inandırıcı cevaplar ve çözümler üretemediği gibi, ortaya saçılan hukuksuzlukları, yolsuzlukları saklayamıyor. Hal böyle olunca, Erdoğan bugüne kadarki en önemli kozları olan sahiciliğini, inandırıcılığını ve güvenini hızla kaybediyor!

Yaşayarak görüyoruz ki, özellikle kriz ortamları insanlarda doğal olarak güven ve istikrar arayışını artırıyor. Türkiye kuşkusuz Almanya ile kıyaslanmaz ama Almanya seçimlerine bir de bu açıdan bakmakta yarar var…

26 Eylül’de yapılan Almanya seçimlerinden  birkaç ay önce kamuoyu yoklamaları değişim isteğinin de bir sonucu olarak Yeşilleri yüzde 28-29 ile birinci, muhafazakarları (CDU/CSU) ikinci, SPD’yi de üçüncü gösteriyordu. Seçim sonucu sıralamayı tersine çevirdi. Seçim sonuçlarını değişim isteğinden daha çok güven ve istikrar isteği belirledi. Sosyal demokrat SPD parti olarak “güven ve istikrarın” tam adresi olarak görülmese de Başbakan adayı Olaf Scholz seçmenin bir bölümüne bu duyguyu verdi. Yeşillere ve Sol Parti’ye gidecek oyları SPD’de topladı, Yeşiller ve Liberaller de CDU’lu oyların bir bölümünü…

Tekrar bize dönecek olursak tablo şöyle gibi:

Değişim isteği giderek güçleniyor ama muhalefette güvenli liman, çekim merkezi algısı tam anlamıyla elle tutulur bir hal almadığı için değişim isteği henüz büyük dalgalanmalara neden olmuyor. Değişim isteği, gelecek endişesi ile karşı karşıya geldiğinde satın alınması mümkün olmayan, ancak hissedilerek yaşanabilecek bir “güven” arayışı başlıyor. Güven isteği değişim isteğinin önüne geçiyor…

Özellikle son bir yıldır bütün dezavantajlarına rağmen Meral Akşener şahsında İYİ Parti’de de bunu gördük. Özellikle “merkeze yakın” seçmendeki güven ve istikrar arayışı partide yaşanan ayrılıklara rağmen İYİ Parti’nin oylarını azaltmak bir yana Akşener üzerinden büyüttü. Bu gerçek, yani güven ve istikrar gerçeği Kılıçdaroğlu için de giderek daha fazla öne çıkmaya başladı. CHP’nin oylarında ciddi bir yükseliş olmasa da Kılıçdaroğlu el yükselttikçe, soldan sağa muhalefetin bütün kesimlerinde  en çok ihtiyaç duyulan şey  olan güveni aşılıyor!

Kılıçdaroğlu’nun 2017’den bu yana geliştirdiği ittifak politikası, 2019 yerel seçimlerinde ete kemiğe bürünmüş, büyük şehirlerde ciddi bir başarı elde etmiş ama “acaba sürdürülebilir mi” sorusunu da büyütmüştü. Özellikle son bir ayda elini sürekli yükselten Kılıçdaroğlu bu soruyu artık tartışılır olmaktan çıkarmış, ittifak fiili olarak 6 partili bir yapıya dönüşmüştür!

Schreiben Sie einen Kommentar