Erdoğan’ın dünkü Erdoğan olmadığı, ciddi irtifa kaybettiği, kendi mahallesinde de sahiciliğinin darbe aldığı kesin. Ancak iktidarda kalmak için her yolu mübah gören Erdoğan’ın halen ciddi bir alıcısı var! Nitekim daha dün “biz nasa bağlıyız, o yüzden faiz haramdır” diyen Erdoğan, bugün sanki onu söyleyen bir başkasıymış gibi “mevduat geliri” diye hem de yüksek faizi savunabiliyor! Ve bu söylem buna rağmen ciddi bir “alıcı” buluyor! İnsanlar “madem dövizi düşürebiliyordun niye bu kadar yükselmesine izin verdin” diye Erdoğan’a yükleneceklerine, Durmuş Yılmaz’a ve muhalefet yüklenmeyi tercih ediyorlar!
Bütün bunlardan dolayı muhalefetin aslında kendi bildiği bu gerçeklikle daha hızlı yüzleşmesi ve acilen vites büyütmesi gerekiyor! Demokratik bir Türkiye için mevcut iktidarın değil, “ben geliyorum, alternatif benim” diyen muhalefetin ne söylediği önemli!
Erdoğan iktidarının ülkeyi iflasa sürüklediği, sistemin her alanda döküldüğü bir ortamda, asgari ücretle ilgili bile „takdir Sayın Cumhurbaşkanımızın” diyen sendika yöneticilerinin olduğu, derin yoksulluğa rağmen “en alttakilerin” Erdoğan’ın yanında durmaya devam ettiği gerçeğine rağmen fatura seçmene kesilmemeli, ortadaki durum da “Türkiye’nin sosyolojik gerçeği” ile açıklanmaya çalışılmamalıdır!
CHP başta olmak üzere psikolojik üstünlüğün, moral üstünlüğün korunması için haftalardır yazdığım gibi muhalefet partilerinin Genel Başkanları ziyaret trafiğini devam ettirmek yerine, ortak bir bildirgeyle kameraların karşısına geçmeli, “Nasıl Bir Türkiye, Nasıl Bir Ekonomi” sorularına ortak cevap vermeliler hatta “Gölge Bir Kabine” kuracaklarını açıklamalılar ve de el yükseltmek için Mersin mitingi Mersin’de kalmamalı, Türkiye’nin dört bir yanına ortaklaşa taşınmalıdır!
Nazım Hikmet boşuna dememiş: “Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, hani şu derya içre olup deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. / Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende. / Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer / ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak kabahat senin, — demeğe de dilim varmıyor ama — kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”
22 Aralık 2021, İstanbul
Necdet Saraç