Devletin demokratik dönüşümünde, kuvvetler ayrılığında, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinde, temel hak ve özgürlüklerde, yargıda, Sayıştay ve Yargıtay’da, kadın haklarında önemli ve özgürlükçü belirlemeler yapan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” manifestosunun ruhu özgürlükçü bir ruhu yansıtıyordu. Ancak bu ruh belli ki AKP’nin 20 yıllık ideolojik-politik hegomanyasının da etkisiyle Kürt meselesi başta olmak üzere, laiklik gibi iki önemli meseleyi manifestoya yeterince yansıtamamış. Aynı gerçek, toplantıda okunurken en çok alkış alan kadın hakları bölümünde İstanbul Sözleşmesi vurgu yapılamaması için de maalesef geçerliydi…
Bu ve benzeri eksiklikler, “Yarının Türkiye’si”ni bugünden kurmak” iddiasındaki bir birliktelik için önemsiz değil, tam tersine mutlaka üzerinden konuşulması ve aşılması gereken bir gerçeklik olsa da, bu gerçeklik manifestonun bütünlüğünü ve ruhunu ortadan kaldıracak bir tartışmaya zemin oluşturmamalı. Çünkü bu buluşma “hayır olmaz, yapamazlar” diyenlere inat “evet olur, bir araya gelinir ve birlikte yürünür” diyenlerin “Yarının Türkiye’si” için bir meydan okumadır!
Şimdi bütün beceri salondaki heyecanı ve söylemi, salonda ve kitapçıkların sayfaları arasında bırakmadan cüretkar bir şekilde “demokratik laik hukuk devleti “ iddiasını bütün Türkiye’ye taşımak, Türkiye’yi hak ettiği yeni bir siyasal iklimle buluşturmaktır!
2 Mart 2022, İstanbul
Necdet Saraç