OTOKRASİ Mİ DEMOKRASİ Mİ?

Almanya savaş karşısında barışı öne çıkarma yerine daha çok silahlanmayı tercih ediyor. Durum böyle olunca demokrasi yalnızca “lafta kalma” tehlikesi yaşıyor! Nitekim Almanya’nın önemli kurumlarından Allensbach’ın yaptığı bir araştırmaya göre ankete katılan Almanların yüzde 31’i, Alman siyasetinin belirlenmesinde vatandaşların söyleyecek hiçbir şeyi olmadığını belirttikleri gibi Almanya’da „sahte bir demokraside yaşadıkları” düşünüyorlar. Ankete katılanların üzde 28’i de Almanya’daki demokratik sistemin “temelden değiştirilmesi gerektiğini” düşünüyor. Tehlikeli olan bu “düşünüş” sistemin demokratikleşmesine yönelik değil, daha  otoriterleşmeye yönelik! Nitekim bu anlayış ve arayış, klasik Alman Neo Nazi partileirinin ve AfD’nin dışında, onların da desteğini de alarak Covit19 sürecinde aşıya karşı çıkışla başlayan ve binlerce insanla buluşan, aşırı sağcı ve anti-semitst „Querdenker Hareketi“ni (Aykırı Düşünenler)  büyütmüş durumda!

“Devlet olanaklarını kullandı, seçim sistemini değiştirdi, muhalefetin adayı da doğru bir isim değildi” gibi haklı gerekçeler öne çıkarılsa da Macaristan’da kuvvetler ayrılığını reddeden, devlet kurumlarının tarafsızlığını ortadan kaldıran, kendi çevresini hızla zenginleştiren, yolsuzluklara  göz yuman, halkı kutuplaştıran, muhalefet AB ve NATO vurgusu yaparken Putin’e yakın duran Orban seçimi açık ara kazandı! Benzer bir gelişme de Sırbistan’da oldu; Sağcı ve otoriter eğilimi temsil eden  Vucic seçimi kazandı!
Geçtiğimiz hafta Fransa’da yapılan ve 12 adayın yarıştığı seçimlerin birinci turunda da sağı, otoriteyi, güvenlikçi politikaları öne çıkaran, Macron ve Le Pen ikinci tura kaldılar. 

1798 devrimin sembol kavramları, “eşitlik, özgürlük, kardeşlik” slogan olarak pankartlarda ve raflarda yerini korusa da Fransa  „çok kültürlü ve cumhuriyetçi çizgiden hızla uzaklaşan, azınlıklara, göçmenlere tavır almanın, dışlanmanın “olağanlaştığı” ırkçı ve popülist siyasetin gündemi belirlediği bir ülkeye dönüştü. 

Geniş bir sol ittifakı temsil eden Boyun Eğmeyen Fransa Partisi adayı Melenchon Fransa’daki seçimlerde yüzde 21,95 ile yarışı üçüncü tamamlarken, Macron yüzde 27,84 ile yarışı birinci tamamladı. Aşırı sağın en önemli iki adayın oy toplamı ise (Le Pen ve Eric Zemmour) yüzde 30’u aştı.

Demokrasinin önemsizleştirilmeye çalışıldığı, sağcılaşmanın, savaşın, otoriter yaklaşımların, göçmen karşıtlığının ve yabancı düşmanlığının yükseldiği ve sandıkta karşılık bulduğu bir dönemde Türkiye’de yapılacak seçimler demokrasi adına yeni bir model yaratma açısından daha da önemli bir hale gelmiştir. Avrupa’da olduğu gibi Türkiye seçmeni de demokrasi ve otokrasi arasında seçim yapacak! Türkiye muhalefeti demokrasiyi öne çıkararak seçimi kazanırsa yalnız bölgemizde değil, Avrupa’da da örnek ülke haline gelebilir!

13 Nisan 2022, İstanbul

Necdet Saraç

Schreiben Sie einen Kommentar