Dünkü Musa Anter davasında Dicle Anter’in avukatı ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Öztürk Türkdoğan, “bu dava insanlığa karşı suç kapsamındadır, böyle bir dava zaman aşımına uğrayamaz” dese de, Madımak katliamında yaşamını yitiren Gülsün Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa, “Madımak katliamı politik bir cinayettir, Alevilerin bu ülkede can ve mal güvenliği yoktur” demesi ya da davanın avukatlarından Ali Yılmaz’ın davanın zaman aşımına uğrama riskine dikkat çekerek, “Bu katliam insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Zaman aşımı sorunu var. Bu tür davalarda zaman aşımı olmamalı” demesi duyulmak bile istenmiyor. Cumartesi Annelerinin neredeyse 40 yıldır kaybolan çocuklarının izlerini bulamamasının nedeni de Musa Anter ve Madımak davalarındaki siyasi gerçekte saklı. Bu davalar çözülse, ortaya çıkacak gerçeğin birçok siyasiyi önüne katıp sürükleyeceği biliniyor.
Bu gerçeği bilenler, bırakın 30-40 yıl öncesini daha dün Çubuk’ta Kılıçdaroğlu’na linç girişiminde bulunanların, “Yakın o evi” diye bağıranların, yumruk atanların “geleceklerini düşünerek iyi hal indirimi” uygulamaları, cezalandırmak bir yana ödüllendirmeleri tesadüf değil!
İktidarın seçim günü yaklaştıkça daha da sertleşebileceğini görmek, korkup geri çekilmek anlamına gelmez, tam tersine bu gerçeği görerek hazırlık yapmak, yarının laik ve demokratik Türkiye’si için toplumsal direnci arttırmak ve korkuyu yenmek mümkün olur!
22 Eylül 2022, İstanbul
Necdet Saraç