ALEVİ HAREKETİNDE BİRLİK MÜMKÜN MÜ?

Birlik, çoğunluk olmayan inançların, etnik kimliklerin hep ortak özlemidir. Nüfusa göre sayısal anlamda çoğunluk olunmadığı için “birlik” kavramı “etkili olabilmek” amacı ve niyetiyle her fırsatta öne çıkartılır. Birlik olunca baskı biter, ikincil kalma aşılır diye düşünülür…
Alevi hareketinin modern tarzda “Alevi” ismi kullanılmadan ilk örgütlenme tarihi, köylerden kente göçün arttığı 1950’lerin ikinci yarısına tekabül eder. Ancak 1963’de içinde Seyfi Oktay, Mustafa Timisi gibi isimlerin yer aldığı “Alevi Talebelerin” çıkışı ve 1964’de Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın müze statüsünde açılması Alevi örgütlenmelerinin önünü açar. Aleviler kentlerde “Alevi” ismi kullanmadan görünür olmaya başlarlar…
Bugünkü haliyle Alevilerin örgütlenmesin tarihi ise 1980’lerin sonunda başlar. Sosyalist sistemin çökmesi, Türkiye’de 12 Eylül darbesi sonrası solun yenilmesi, etnik ve dini örgütlenmeleri tetikler. Türkiye devrimci hareketinden kopan bir çok isim Türkiye’de “Hacı Bektaş ve Pir Sultan”, Avrupa’da da “Alevi” ismiyle örgütlenmeye başlarlar, 2 Temmuz 1993 Sivas katliamı bu örgütlenmeyi nicel olarak da büyütür. Dernek, vakıf şeklinde yüzlerce Cemevi kurulur. Sonra da önce Almanya’da sonra da birçok yerde federasyonlar kurulur…
Federasyonlar Alevileri her yerde konuşulur hale getirir, kamuoyu da ilk kez “Alevi sorunu ve talepleri” ile tanışır…
2008’de Ankara’da yapılan ve yaklaşık 100 bin kişinin katıldığı “Eşit Yurttaşlık Mitingi” aslında ilk kez farklı bir talebi ve çıkışı ifade eder, ancak sonrası gelmez. Alevi hareketi siyasi boşluğun da etkisiyle fazlasıyla siyasileşir ve kendisini tekrar etmeye başlar. Federasyon sayısı artarken, aralarındaki söylem farkı da giderek azalır ama tek çatı altında bir araya gelme isteği de istekten öteye geçmez…
Birleşelim diye başlayan bütün girişimler, düşünsel ve örgütsel farklı yaklaşımlardan değil, yöneticilerin egolarından dolayı hep bir başka bahara kalır…
Alevi örgütünde yönetici olmak, fiili olarak sanki bir “mesleğe” dönüşür,yönetici olmak,  potansiyel olarak yerelde ve genel de ulusal düzeyde, meclis üyeliğinin, belediye başkanlığının, milletvekilliğinin kapısını aralama hayaliyle bütünleşir…
Uzunca bir süredir kendini aşamayan Alevi hareketinin gücü azalmış, etki alanı da daralmış durumdadır. Bir zamanlar yüz binleri sokağa döken Alevi hareketi, en son olarak İstanbul Kartal’da yapılan mitingde olduğu gibi artık birkaç bini bile bulmakta zorlanmaktadır…

YENİ BİR BAŞLANGIÇ MI?

Bu gerçeğin de ışığında geçtiğimiz hafta sonu Türkiye’de ve Avrupa’da faaliyet gösteren Alevi Bektaşi federasyonları, yöneticileri ve temsilcileri „Yolda Birlik, Mücadele’de Birlik“ başlığı ile Garip Dede Dergahı’nda bir araya geldiler.  Çok geniş bir katılımın olduğu toplantıda, bugüne kadar fiili birkaç etkinlikte yan yana geliş dışında “kurumsal” olarak bir araya gelmemiş, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Cem Vakfı ve Demokratik Alevi Dernekleri’nin de içinde yer aldığı toplam yedi federasyon yan yana geldiler.
Bu önemli bir adımdı. Nitekim toplantı „lâik ve demokratik bir Türkiye için Alevi kurumları olarak bir arada ortak mücadele edeceğiz“ vurgusunun yapıldığı sonuç bildirisiyle sona erdi. Ancak daha önceki deneyler dikkate alındığında birlik isteğinin temenniden çıkıp fiile dönüşmesi ortak bir iradeyi gerektiriyor.
Bunun için bazı gerçekleri dikkate alarak hamle yapmak gerektiği kanaatindeyim. Bu anlamıyla toplantıda da yaptığımı konuşmada vurguladığım gibi;

Schreiben Sie einen Kommentar