Tanıtımdan…
Kaynakların yetersizliğinin yanı sıra, araştırmalara referans olan Sünni bakış açısının etkisi ve “kes yapıştır” modelinin fazlalığı nedeniyle Alevilerin siyasal tarihleri yer yer gerçeklerden uzaklaşmış, abartılarla ve zorlamalarla süslenmiş bir tarihe dönüşmüştür… İki kitap olarak kurgulanan “Farklı bir açıdan Alevilerin Siyasal Tarihi”, inanca dair herhangi bir tartışma yapmadan, kolay olmasa da “resmi Alevi tarihinin” dışına çıkarak, abartılarla ve efsanelerlebeslenmiş “Alevi tarih anlatımında” ezberi bozan bir çalışma…
- “Pir-i Sani” kabul edilen Balım Sultan’ın bir Osmanlı memuru olduğunu, Dedebabalığın, 1552’de Sersem Ali Baba ile değil, 1501’de Balım Sultan’la başladığının yazmak gibi…
- Alevi dünyası açısından hem siyasi hem de öğreti açısından önemli tartışılmayan Şah İsmail’in, 37 yıla sığdırdığı “enginliğini ve zalimliğini” bir arada yazmak gibi…
- 16. yüzyıl sonundan 1960’lara kadar, tam 400 yıl Alevi dünyasında “sessizliğin ve kabullenmenin” neredeyse “doğal bir geleneğe” dönüştüğünü belirtmek gibi…
- Talat Paşa başta olmak üzere, dönemin Şeyhülislamlarını dahil birçok kişiyi Bektaşi ilan etmenin sokakta ve öğretide hiçbir karşılığının olmadığını yazmak gibi…
- Çelebilerle Dedebabalar arasındaki “yarış”ın “padişahın ayak tozuna yüz sürmeye” arkasından da “İslam uğruna kâfirlerle savaşmayı” çağrıştıran “Mücahidin Alayı”nın kurulmasına kadar uzadığını yazmak gibi…
- Mustafa Kemal Atatürk’ün Hacı Bektaş ziyaretinin “resmi tarihte” yalnızca bir tek satırla geçtiğini, Mustafa Kemal’in Hacıbektaş’ta “ceme katmanın, kılıç kuşatmanın” gerçekleri yansıtmadığını belirtmek gibi…
- İlk Meclis’te Meclis Başkanvekili seçilen Cemalettin Çelebi’nin meclise hiç gelmemesinin ve sonrasında ölümünün gerekçesinin üzerine gitmek gibi…
- 1920’li yıllarda, “devlet himayesinde” zulmün, hukuksuzluğun ve siyasi cinayetlerin sembolü Topal Osman’ın “günümüzün Abdullah Çatlısı” olduğunu yazmak gibi…
- İlk Anayasa’da “devletin dini İslam” olunca,nüfus cüzdanlarına da “Hanefi” yazılmasının “tesadüf” olmadığını yazmak gibi…
- İslamın, Osmanlının, Safevilerin ve Cumhuriyetin kuruluş süreçlerinin önemli aktörlerinden olan Alevilerin, devletin kurumsallaşmaya başlanmasıyla birlikte, iktidardan ilk tasfiye olanlar olduğunu yazmak ve Alevilikle, iktidarın asla örtüşmediğini belirtmek gibi…
- Alevilerin Demokrat Parti’ye yöneldiğine dair tespitlerin fazlasıyla abartılı olduğunu seçim sonuçlarıyla göstermek gibi…
- Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 27 Mayıs sonrası tam anlamıyla kurumsallaştırıldığını yazmak gibi…
- 1960’lı yıllarda yayınlanan ilk Alevi dergilerde “Türklük” vurgusunun abartılarak yapıldığını, birçok İslamcı Sünni ve Türkçünün bu dergilerin sürekli yazarı olduğunu yazmak gibi…
- 1960’lı yıllarda Semahın, “sema ve milli folklor” olarak, Pir Sultan ise “Büyük Türk şairi” olarak belirtildiğini yazmak gibi…
- Alevilere yönelik 1966’da Ortaca ile başlayan, sonra Elbistan ve Kırıkhan’da devam eden, fiziki saldırılara Demirel’in o gün de, “münferit bir olay” yaklaşımı içinde olduğunu belirtmek gibi 1970’lere kadar daha bir çok konu birinci ciltte yer alıyor…